2 Nisan 2014 Çarşamba

Tuhaf bir kadın

Kitap Adı       : Tuhaf Bir Kadın
Yazar            : Leyla Erbil
Yayın Evi       : İş Bankası Kültür Yayınları       
Yayın Tarihi   : 2011
Sayfa Sayısı   : 188

Tanıtım Bülteninden :
Leylâ Erbil'in zihinsel özgürlüğü, en başta, yapıtlarının, alışıldık edebiyat türlerinin sınırlarını zorlama sonucunu doğurmuştur. Genellikle öykücü ve romancı olarak tanınsa da, Erbil'in yaygın kabul gören bu edebi türlerle, onların klasik formlarıyla bir "sorunu" olduğu hemen her yapıtında fark edilir. Kabaca "roman", "öykü" diyebilsek de, türünü, yaslandığı geleneği ilk anda tam belirleyemediğimiz, birbirini yinelemeyen, kendine özgü yapıtlar ortaya çıkarmıştır. Yine de, belli bir tanışıklıktan sonra, bilmediğimiz bir metni elimize geçse, onun Erbil'e ait olduğunu rahatlıkla anlarız. Tuhaf Bir Kadın'ın önceleri bir öykü kitabı sanılmış olması bu bağlamda ilginçtir. Yazarın romanını "bitirmemesi" de önemlidir. Bu romanın yeni baskısında yazar, okura, Mustafa Suphi'nin kaderiyle ilgili yeni kaynaklar ulaştırır. Dikkat edilirse, tanımı gereği bitmiş, yazarından kopmuş, okura fırlatılıp orada kalakalmış bir edebi türde, romanda yapılmaktadır bu güncelleme...


Kitap Yorumlarımız ;
Tuhaf Bir Kadın ,birbirinden farklı tekniklerle (serbest çağrışım/bilinç akışı) yazılmış Leylâ Erbil'in 1971'de yayımlanmış ve 'bitirmediği' ilk romanıdır.
'Kız', 'Baba', 'Ana' ve 'Kadın' başlıklı 4 bölümden oluşan ''Tuhaf Bir Kadın'', baş karakter  Nermin’in, 1950 –52 arasına denk düşen üniversite yıllarından başlar.1950-1970 arası Nermin’in hayatı üzerinden o dönem  Türkiyesin de kadın kimliği , hem kadının kendisini nasıl gördüğünü hem de çevresi tarafından nasıl göründüğünü , aydınlarını , burjuva sınıfını , sosyalist hareketlerini , evlilik , cinsellik  konularını eleştirel bir dille yazar bize aktarır , tarihsel bir dönemi belgeselleştirir.
Adalet Ağaoğlu 1972 yılında Dost dergisinde yayımlanan "Tuhaf ve Gerçek" başlıklı yazısında şu sözlerle anlatmış romanı: "Leylâ Erbil'in son öykülerini kendimde alışmadığım aşırı bir ilgi, hatta aşırı bir tutkuyla okudum. Tuhaf Bir Kadın adı altında toplanan bu öyküler hem gerçeğin bütün boyutları ile kavranması, hem de böyle bir gerçeğin, yaşamamızın belli bir bölümüne uygulanabilecek parçası olarak çıktı karşıma. Kanımca Erbil'in Tuhaf Bir Kadın'daki gerçekçilik perspektifi çağdaş öykücülüğümüzde özlemi duyulan bir perspektif."
Sözünü hiç sakınmayan, tüm düzeni karakterler özelinde didik didik eden, gerçeklerin önüne dev aynalar tutan bir roman.


Altını çizdiğimiz cümlelerimiz ;
“İnsanlar, insanlar, insanlar. Şimdi salt insanlar ilgilendiriyor beni. Ne büyük bir zenginlik. Yeni bir insan tanıyınca başım dönüyor. Nasıl olduğunu, neler yapabileceğini anlayana kadar. Başımı döndürüyor gerçekten insanlar.”

“Hem anlamak ya da bilmek açmazlardan kurtulmak demek değildir ki! Ben özgürlüğümü elde etmeden mutlu olamayacaksam, dünya da bana bunu vermemekte direnmekteyse mutlu olamayacağım demektir...”
“Biz ne olacağız? Bizim yaşadıklarımız ne olacak? Hiç yaşamamış mı sayacaklar bizi? Onca geçirilip göçülenden bir şeyler kalmalı; her ne kadar, 'el hayru fi ma vakaa' derlerse de iş sona erince dönüp sorarız boşuna mı geçirdik bunca yıl sırtımızdan vapurları?”
“Akıl onu mutlu etmedikten sonra, üstelik doğru yoldan çıkardıktan sonra ne yapayım o aklı…”
“…polisin suçu değilmiş bunlar,öyle yetiştirilmiş polis, görevini yapıyormuş onlar.Haksızlıklara karşı intikam duygusuna kapılmamak bir marifetmidir ? “ – sf. 17

“…tüm acıların dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu politikaya bağlı olduğunu söyledi.” – sf.17

Toplantıdan küçük bir anı : Carpe Diem bebeyim:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum: