Kitap Adı : Tuhaf Bir Kadın
Yazar : Leyla Erbil
Yayın Evi : İş
Bankası Kültür Yayınları
Yayın Tarihi : 2011
Sayfa Sayısı : 188
Tanıtım Bülteninden :
Leylâ Erbil'in zihinsel özgürlüğü, en başta, yapıtlarının, alışıldık
edebiyat türlerinin sınırlarını zorlama sonucunu doğurmuştur. Genellikle öykücü
ve romancı olarak tanınsa da, Erbil'in yaygın kabul gören bu edebi türlerle,
onların klasik formlarıyla bir "sorunu" olduğu hemen her yapıtında fark
edilir. Kabaca "roman", "öykü" diyebilsek de, türünü,
yaslandığı geleneği ilk anda tam belirleyemediğimiz, birbirini yinelemeyen,
kendine özgü yapıtlar ortaya çıkarmıştır. Yine de, belli bir tanışıklıktan
sonra, bilmediğimiz bir metni elimize geçse, onun Erbil'e ait olduğunu
rahatlıkla anlarız. Tuhaf Bir Kadın'ın önceleri bir öykü kitabı sanılmış olması
bu bağlamda ilginçtir. Yazarın romanını "bitirmemesi" de önemlidir.
Bu romanın yeni baskısında yazar, okura, Mustafa Suphi'nin kaderiyle ilgili
yeni kaynaklar ulaştırır. Dikkat edilirse, tanımı gereği bitmiş, yazarından
kopmuş, okura fırlatılıp orada kalakalmış bir edebi türde, romanda
yapılmaktadır bu güncelleme...
Kitap Yorumlarımız ;
Tuhaf Bir Kadın ,birbirinden farklı tekniklerle (serbest çağrışım/bilinç
akışı) yazılmış Leylâ Erbil'in 1971'de yayımlanmış ve 'bitirmediği' ilk
romanıdır.
'Kız', 'Baba', 'Ana' ve 'Kadın' başlıklı 4 bölümden oluşan ''Tuhaf Bir
Kadın'', baş karakter Nermin’in, 1950
–52 arasına denk düşen üniversite yıllarından başlar.1950-1970 arası Nermin’in
hayatı üzerinden o dönem Türkiyesin de kadın
kimliği , hem kadının kendisini nasıl gördüğünü hem de çevresi tarafından nasıl
göründüğünü , aydınlarını , burjuva sınıfını , sosyalist hareketlerini , evlilik
, cinsellik konularını eleştirel bir
dille yazar bize aktarır , tarihsel bir dönemi belgeselleştirir.
Adalet Ağaoğlu 1972 yılında Dost dergisinde yayımlanan "Tuhaf ve
Gerçek" başlıklı yazısında şu sözlerle anlatmış romanı: "Leylâ
Erbil'in son öykülerini kendimde alışmadığım aşırı bir ilgi, hatta aşırı bir
tutkuyla okudum. Tuhaf Bir Kadın adı altında toplanan bu öyküler hem gerçeğin
bütün boyutları ile kavranması, hem de böyle bir gerçeğin, yaşamamızın belli
bir bölümüne uygulanabilecek parçası olarak çıktı karşıma. Kanımca Erbil'in
Tuhaf Bir Kadın'daki gerçekçilik perspektifi çağdaş öykücülüğümüzde özlemi
duyulan bir perspektif."
Sözünü hiç sakınmayan, tüm düzeni karakterler özelinde didik didik eden,
gerçeklerin önüne dev aynalar tutan bir roman.
Altını çizdiğimiz cümlelerimiz ;
“İnsanlar, insanlar, insanlar. Şimdi salt insanlar ilgilendiriyor beni. Ne
büyük bir zenginlik. Yeni bir insan tanıyınca başım dönüyor. Nasıl olduğunu,
neler yapabileceğini anlayana kadar. Başımı döndürüyor gerçekten insanlar.”
“Hem anlamak ya da
bilmek açmazlardan kurtulmak demek değildir ki! Ben özgürlüğümü elde etmeden
mutlu olamayacaksam, dünya da bana bunu vermemekte direnmekteyse mutlu
olamayacağım demektir...”
“Biz ne olacağız?
Bizim yaşadıklarımız ne olacak? Hiç yaşamamış mı sayacaklar bizi? Onca
geçirilip göçülenden bir şeyler kalmalı; her ne kadar, 'el hayru fi ma vakaa'
derlerse de iş sona erince dönüp sorarız boşuna mı geçirdik bunca yıl
sırtımızdan vapurları?”
“Akıl onu mutlu etmedikten sonra, üstelik
doğru yoldan çıkardıktan sonra ne yapayım o aklı…”
“…polisin suçu değilmiş bunlar,öyle yetiştirilmiş polis, görevini
yapıyormuş onlar.Haksızlıklara karşı intikam duygusuna kapılmamak bir
marifetmidir ? “ – sf. 17
“…tüm acıların dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu politikaya
bağlı olduğunu söyledi.” – sf.17
Toplantıdan küçük bir anı : Carpe Diem bebeyim:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum: