15 Mart 2014 Cumartesi

Cevap arayışı ya da Büyücü'nün düşündürdükleri

Kitap kulübünde son tartıştığımız kitap Büyücü'ydü malum... Enteresan, zaman zaman sürükleyici, bazen geren, bazen ağır tempolu bir kitap olmasına rağmen bende bir iz, bir tat, bir tortu bırakacağı kesin olan kitaplardan... Kitabın sonlarına doğru takıldığım bir cümle üzerine (ki metnin içinde alıntılayacağım bu cümleyi) bu yazı doğdu, kendimle farkındalık sohbetleri tadında bir yazı olmasına rağmen buradan paylaşmayı tercih ediyorum...


Hayatta her zaman bir cevap arıyoruz. Oysa ki, hayat cevap değil de o arayış sürecidir zaten. "Cevap her zaman ölümün bir şeklidir."*

Nihai cevabı belki de öldüğümüzde bulacağımızı zannediyoruz. Tanrı-tanımaz olmaktan yana korkumuz da bu bir noktada... "Ya cevap yoksa???" Sonunda bir cevap olmadığını bilseydik, soru sormayı bırakır mıydık? Oyunu bırakır mıydık? Ya merak etmeyi?

Belki de sırf bu nedenle bir cevap olmasını istiyoruz/ umuyoruz.

Cevap yoksa, sorular yok olur mu? Sormayı bırakırsak hâlâ yaşıyor olur muyuz? Yaşarken hiç soru sormayan insan var mıdır? Varsa, bu yaşamak mıdır? O zaman dünyaya geliş amacımız "soru sormak mıdır?"

Eğer böyle ise son sorum şudur:

"NİHAÎ CEVAP ÖLÜM MÜDÜR?"

Sayıklayan: Bahar



* Büyücü - John Fowles - Çev: Meram Arvas - Ayrıntı yayınları S.633