27 Mart 2014 Perşembe

Kardeşimin Hikayesi

Kitap Adı       Kardeşimin Hikayesi
Yazar            Zülfü Livaneli
Yayın Evi       : Doğan Kitapçılık
Yayın Tarihi   : 2013
Sayfa Sayısı : 330
Arka Kapak Yazısı :
Serenad fırtınasından sonra Livaneliden nefes kesen bir roman

Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalının kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.

Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadenizin lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.


KİTABA BAŞLARKEN;

“İnsan
Bir damla kan ve bin endişe” (Şirazlı Sadi 13.yüzyıl)

“Ey benim şahım; hayatımı bağışladım sana
karşılığında hikâyelerimi çaldın benden.
Oysa ben sadece hikâyelerde yaşayabilirdim.
Şimdi onlar tükendi ve benim hikâyem de sona erdi.”

(Şehrazad’ın Ölümü, İntizar Hüseyin)

Yorumlarımız ve Alıntılar :
Kitap Livanelinin 'nin diger romanlari gibi akıp gidiyor , ne zaman bittigini anlayamiyorsunuz .Roman aşk, para, cinsellik, erkek-kadın ve çevresel ilişkileri, rejimler, savaşlar, bir dönemin yıkılıp yenisinin başlangıcı ve doğurduğu sorunlar, sancılar, parçalanan yaşamlar, geçmişin modasının asla geçmeyeceği, edebiyat, bilim, sanat, duygu ve duyular, hisler üzerine adeta özlü sözlerle, alıntılarla süslenmiş.Bazı cümlelerde kullanılan kitap, yazar ve roman kahramanı, yer-mekan-zaman isimleri yeni öğrenmelere kapı açar nitelikte,tıpkı diğer Livaneli kitapları gibi.

Herkes öleceği günü saati bilseydi, geriye sayım ne kadar zor olurdu, düşünsenize. Geçen her dakikayı bir tabut çivisi gibi algılamaz mıydık?
“Birine âşık olmak, gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısına yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin. Sonu ölüm de olabilir, cinayette, intihar da.”
“İnsan soyunun duygularını anlatan,psikolojik derinliklerine inebilen tek bir birikim vardır: o da edebiyat “
“İnsan soyu zayıf,kırılgan,ölümlü,her türlü hastalığa,kazaya,acıya açık ama kendini avutarak yaşıyor,bunları unutuyor.İşte anahtar kelime bu ; hayatın özü , büyük sırrı ; olmaz ise olmazı:Unutmak.Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı , yaşam da olmazdı.İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.”
“ “Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar” dedim.”Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!” “
“okumak ,sadece okumak.Okuyan insan , dünyanın aklına yaslar sırtını.”
Fazla bilmek mutsuzluk getiriyor...
"NE MUTLU cehaletin koruyucu rahmi içinde bir cenin gibi büzülüp yatanlara" diyorum.”
“Umut evresi epey uzun sürüyor. Daha sonra umut ışığı yavaş yavaş sönmeye başlıyor ve umutlanmaktan korkar hale geliyorsun.”
"İnsanlar delidir!" dedim. "Neyi niçin yaptıklarını bilmezler. Beyinlerinde bir diktatör vardır, onları hormonları yönetir ama bunun farkında olmazlar, kendi iradeleriyle davrandıklarını sanırlar."    
“Sahiden her şey saçma mı, hayatın hiçbir anlamı yok mu? Bence öyle! Yok, hiçbir şey yok. İnsanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı bir anlam yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor.”   
“Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir, dördüncüyü atar alevlerin içine.Birini yaralar,öldürür ötekini.Aynı anda çıkıp sönen bir şimşeğe benzer.Geceleyin saklar safakta zapt edilecek kaleyi çünkü; dayanacak güç yoktur karşısında”
“Aşk bir uçurum kenarında gözü bağlı yürümektir" .
“Eskiden duyguları öğrenmek için edebiyata ek olarak müzik dinlerdim. Erico kahramanlık, Adagio acı. Anladım ki müzik edebiyat gibi duyguları anlatmak amacını gütmüyor direk yaşatıyor.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum: