22 Nisan 2014 Salı

Peri Gazozu- Ercan Kesal

Pazar günü geldiğinde kahvaltının yanında olmazsa olmazdır gazete benim için.. Geçmişe dönüp bakınca hep belli insanları takip ettiğimi, çoğunlukla aynı gazeteyi aldığımı, kahvaltı bitip de çayın yanında gazete okuduğum zaman huzurlu ve tamamlanmış hissettiğimi fark ettim. Peki bu fotoğraf ne zamana aitti? Çok çok eskilere, ben daha okumayı bilmediğim gazetelere sadece bakabildiğim zamanlara aitti.

Annem 15 günde bir “Pazar” izinliydi, 15 günde bir “Pazar” evdeydi ve evdeyken pazar günleri kahvaltı özeldi.  Kahvaltısını ederken masada bir sessizlik olurdu –eşim bu durumla “İngiliz ailesi olduğunuzdan kahvaltıda gazete okuyorsunuz, biz de kahvaltı bitecek kalmayacak diye telaş olurdu” diyerek dalga geçiyor - , ben küçükken bunun gazete okunduğundan olduğunu sanırdım; büyüdükçe öğrendim ki babam hep sessizdi bu ana özel bir sessizlik değildi onun ki, annemse bilmiyorum.. Gazetelerden mi, evde olduğundan mı, babamdan mı… Ama Pazar kahvaltıları sessizlikle beraber huzur getiriyordu bana demek ki.

Son yıllarda ise Pazar günleri gazetede bir telaş alıp okuduğum,  bu huzuru bulduğum,  bir adam vardı: Ercan Kesal. Her yazısı bir seyre bedel, her yazısı bir ömürlük.. Kendisinin de dediği gibi “Okur; hikayelerimi okumak yerine, seyretsin” anlatmak değil göstermek; akıl vermek değil aklı kendinin bulmasını sağlamak.



Ekleyen: Deniz K.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum: