19 Ağustos 2015 Çarşamba

Amargi dergisi, 36. Sayı : Adına da derler seks

Amargi dergisi, 36. Sayı : Adına da derler seks
Bir kitap bin sohbet kitap kulübünün ilk atölye buluşmasının konusuydu.


Amargi bir feminist dergi, ben ilk defa kulüpteki ara buluşma fikirleri uçuşurken duydum adını, ve okuyunca çok sevdim. Dopdolu, harika bir dergi. Yazık ki artık bayilerde basılı olarak bulamayacağız, yayın hayatına dijital platformda devam edecek. Hatta ilk dijital sayısında sandık konusunda yazacak Funda ile keyifli bir anımız bile oldu. Kısacası Amargi hayatıma, kitap kulübü ile girdi, bundan sonra da çıkacağa benzemiyor.

Feminist dergi deyince, kocamın bile ilgisini cezbetti. Bir gece tam yatağa gireceğim, baktım İlker, uzanmış, elinde de dergi, merakla inceliyor. SMS mesajlarını bile okumaya üşenen muhterem kocam, derginin satır aralarında kadın işi erotizm mi bulacağını sandı bilemem, bildiğim tek şey özel hayatın mahremiyeti gereği fotoğrafını çekip kulübün whatsapp grubunda paylaşamadım ya, ah içimde kaldı.

Feminizm sözcüğü bir erkek düşmanlığı, bir eşcinsellik mi getiriyor akla, nedir, feministim demeye korkuyor kadın kısmı. Halbuki her kadın feminist olmalıdır. Her kadın haklarına sahip çıkmalı, her kadın, kadın olarak ötekileştirilmeye karşı durmalıdır. Her geöen gün, her yeni kadın cinayeti ile, “güzel yurdumda” mizojiniye bir adım daha yaklaşan sistematik cinskırıma karşı kadın birlik olmalıdır. 

Yüksek katlı plazalardan tutun da, sosyal medya köşelerine kadar bugün hangi düzlemde olursa olsun kadınlar arası çekişmeyi bırakmalı, birlik olmalıyız. Çünkü bin yıllardır süregelen kadını pasifleştirme geleneğini ancak birlik olarak yıkabiliriz.


Amargi dergisinin her yazısından konuştuk dün akşam. Tabii ki on kadar kadının bir araya gelmesi ile sohbetler çoğunlukla seks çerçevesinde döndü. Ancak derginin artırdığı farkındalıklar seksle sınırlı değildi bence. Okudukça kadının aslında dünyanın en karmaşık, en gelişmiş, en güçlü canlısı olduğunu fark ediyorsun. Erkekler ne kadar basit, ne kadar düz ve ne kadar duygu yoksunu ve kadınlar onların olamayacağı her şeye sahip. Üretme gücüne, duyguya, yaratıcılığa, çok yönlü düşünmeye… 

Kadınlar tek tanrılı dinler öncesi çağlardan önceki gibi anaerkil toplumları devam ettirebilseydi, bu kadar savaş bu kadar ölüm olur muydu? 

Derginin satır aralarından kendi payıma kadının üstün cins olduğu fikrini aldım, cebime attım. Ve aramızda kalsın ama erkekler için içim burkuldu, yazık ya ne kadar sıradan ve basitler : )

Yazan: Yeliz

2 yorum:

  1. Atölye adı üstünde işlik. Daha ilk deneyimde hakkını verdik. Konu seks olunca işledik de işledik. Hazırda bekleyen feminist damarlarda kabardı tabi. Erkek egemen toplumun, egemenlik kayıtsız şartsız top yekün hepimizin diyen klubün kadınları olarak gücümüzün pek bi farkına vardık, keyiflendik. Sohbet epey derindi, bazen Ayşe teyze bazen Müjde Ar'dık. Ama hep işledik. 6 dakikada neler düşledik. Hayatı eşledik, bi güzel neşelendik. Yeliz kardeş iyi ki varsın, bakın ne güzel özetlendik.

    YanıtlaSil
  2. yelızcım bayıldım yazına.ne guzel toparlamıssın hepımızın duygu ve dusuncelerını paylasımlarımızı.dergıyı sahsen bende pek begendım.damarlarımdakı kadınlık ruhunu daha da kabarttı.ohhh be dedım ıyı kı kadınım.tum zorluklara ragmen ıyı kı kadınım.o gece bulusmada cok gulduk cok eglendık cok dusunduk.hep dıyorum ıyı kı bu gruptayım hepınızı cok sevıyorum.

    YanıtlaSil

Yorum: