Amargi dergisi, 36. Sayı :
Adına da derler seks
Amargi bir feminist
dergi, ben ilk defa kulüpteki ara buluşma fikirleri uçuşurken duydum adını, ve okuyunca çok
sevdim. Dopdolu, harika bir dergi. Yazık ki artık bayilerde basılı olarak
bulamayacağız, yayın hayatına dijital platformda devam edecek. Hatta ilk
dijital sayısında sandık konusunda yazacak Funda ile keyifli bir anımız bile
oldu. Kısacası Amargi hayatıma, kitap kulübü ile girdi, bundan sonra da çıkacağa
benzemiyor.
Feminist dergi deyince, kocamın bile ilgisini cezbetti. Bir gece tam yatağa gireceğim, baktım İlker, uzanmış, elinde
de dergi, merakla inceliyor. SMS mesajlarını bile okumaya üşenen muhterem
kocam, derginin satır aralarında kadın işi erotizm mi bulacağını sandı bilemem,
bildiğim tek şey özel hayatın mahremiyeti gereği fotoğrafını çekip kulübün
whatsapp grubunda paylaşamadım ya, ah içimde kaldı.
Feminizm sözcüğü bir
erkek düşmanlığı, bir eşcinsellik mi getiriyor akla, nedir, feministim demeye
korkuyor kadın kısmı. Halbuki her kadın feminist olmalıdır. Her kadın haklarına
sahip çıkmalı, her kadın, kadın olarak ötekileştirilmeye karşı durmalıdır. Her geöen gün, her yeni kadın cinayeti ile, “güzel yurdumda” mizojiniye bir adım daha yaklaşan sistematik cinskırıma karşı kadın
birlik olmalıdır.
Yüksek katlı plazalardan
tutun da, sosyal medya köşelerine kadar bugün hangi düzlemde olursa olsun
kadınlar arası çekişmeyi bırakmalı, birlik olmalıyız. Çünkü bin yıllardır
süregelen kadını pasifleştirme geleneğini ancak birlik olarak yıkabiliriz.
Amargi dergisinin her
yazısından konuştuk dün akşam. Tabii ki on kadar kadının bir araya gelmesi ile sohbetler
çoğunlukla seks çerçevesinde döndü. Ancak derginin artırdığı farkındalıklar
seksle sınırlı değildi bence. Okudukça kadının aslında dünyanın en karmaşık, en
gelişmiş, en güçlü canlısı olduğunu fark ediyorsun. Erkekler ne kadar basit, ne
kadar düz ve ne kadar duygu yoksunu ve kadınlar onların olamayacağı her şeye
sahip. Üretme gücüne, duyguya, yaratıcılığa, çok yönlü düşünmeye…
Kadınlar tek
tanrılı dinler öncesi çağlardan önceki gibi anaerkil toplumları devam ettirebilseydi,
bu kadar savaş bu kadar ölüm olur muydu?
Derginin satır aralarından kendi
payıma kadının üstün cins olduğu fikrini aldım, cebime attım. Ve aramızda
kalsın ama erkekler için içim burkuldu, yazık ya ne kadar sıradan ve basitler :
)
Yazan: Yeliz
Atölye adı üstünde işlik. Daha ilk deneyimde hakkını verdik. Konu seks olunca işledik de işledik. Hazırda bekleyen feminist damarlarda kabardı tabi. Erkek egemen toplumun, egemenlik kayıtsız şartsız top yekün hepimizin diyen klubün kadınları olarak gücümüzün pek bi farkına vardık, keyiflendik. Sohbet epey derindi, bazen Ayşe teyze bazen Müjde Ar'dık. Ama hep işledik. 6 dakikada neler düşledik. Hayatı eşledik, bi güzel neşelendik. Yeliz kardeş iyi ki varsın, bakın ne güzel özetlendik.
YanıtlaSilyelızcım bayıldım yazına.ne guzel toparlamıssın hepımızın duygu ve dusuncelerını paylasımlarımızı.dergıyı sahsen bende pek begendım.damarlarımdakı kadınlık ruhunu daha da kabarttı.ohhh be dedım ıyı kı kadınım.tum zorluklara ragmen ıyı kı kadınım.o gece bulusmada cok gulduk cok eglendık cok dusunduk.hep dıyorum ıyı kı bu gruptayım hepınızı cok sevıyorum.
YanıtlaSil