Kitap seçimlerimiz çok
eğlencelidir. Grubumuzun dobra kadını Banu ve “insan değişir” sözüyle
psikologların kraliçesi Deniz’in emek emek hazırladıkları uzun bir listemiz
bulunmakta. O ay için üç sayı olmak üzere yazarlar belirlenir, oylanır ve en
son da kitabı belirlenir. İhsan Oktay Anar’sız kitap kulübü olmaz elbette. Ben
de ne zamandır bekliyorum, elimde “Puslu Kıtalar Atlası”, nasıl olsa kulüpte
okuyacağız diye. Nihayet İhsan Oktay Anar çıktı amma velakin kitap tutmadı.
Seçilen kitabımız “Galiz Kahraman” oldu.
İhsan Oktay Anar’ın kendine has
anlatım tarzı, kitaplarındaki çok fazla karaktere yer vermesi gibi özellikler
bu kitapta da mevcut. Anar’ın romanlarında -kulüpteki arkadaşlarımızın
okudukları kadarıyla desek daha mı doğru olur- kurguları geçmiş zamanda bir yer
olmaktadır. Aslında Puslu Kıtalar Atlası’nda her ne kadar eski zamanlar ifade
edilse de bazı bölümlerde zamansızlık da ortaya çıkmıştır. Neyse kitabımıza
dönelim.
Galiz Kahraman, İdris Amil Efendi
Hazretleri, hepimizin her gün gördüğü insanlardan biri aslında. Ama ne insan…
Bir baltaya sap olamamış, olmak için herhangi bir çaba göstermemiş, her şeyi,
her olayı kendisi için kullanmayı hedeflemiş bir insan. Hayat amacı belli,
kadınların tapınacağı erkek olmak ve çalışmadan çok zengin olmak. Aslında
muhteşem bir şekilde çalışıyor kafası, ama yorduğu şeyler ne yazık ki hep
birilerini zor durumda bırakmak hedefinde. Yazarlıktan başlayıp şairliğe
geçmek, olmayınca neylesin Efendi hazretleri, kabadayılıkta çok makbul benden
de alası olur diyerek kabadayılığı deneyen, olmayınca hırsız da olsam olur
diyen, sevdiği kadının babası inşaat yapsın diye tarihi bir hamamı yakan
muhterem bir insandır kahramanımız.
İdris Amil’in tam zıttı
karakterimiz de mevcut kitabımızda, Efgan Bakara. İnsani kimliği nedeniyle
dalga geçilen, kandırılan ve ezilmeye mankum bir karakterimiz. Doğru insanın
timsali ama ne olursa olsun Kaybedenler Kulübü’ne abone gibidir. İstediği
kitabı çıkarmış olsa da Amil Efendi yüzünden başına gelmeyen kalmayan Efgan
bazılarımız tarafından kazanan o oldu dendi. Mutlu son gibi ama bence pek de
kazanamadı. Belki de Efgan’ın zaten umurunda değil kazanmak, o sadece olduğu
kişi oldu.
Kitapta birbirini izleyen, kara
mizah diyebileceğimiz olaylar zinciri sizi sürekli tetikte tutuyor. Bu
zincirler ile günümüz siyasetine ve politikacılarına çok net göndermeler
yapılmış. Kitaplarında görülen o imkansız olaylar burda da var. Cadı tarafından
hazırlanan kıyma mükemmeldi. Anar’ın kitaplarındaki kurgularda bir çok farklı
din ve kesinlikle İslamiyet hakkında fazlaca bilgi sahibi olduğunu anlamamak
mümkün değil. Belki de bunu emekli olduğu Ege Üniversite’si Felsefe Bölümü’ne
borçludur.
İhsan Oktay Anar, İzmirli bir
yazar. Kitapları her ne kadar İstanbul’da geçse de hayatından sadece üç kez
İstanbul’a gitmiş. İnanın kitaplarında size İstanbul’u öyle anlatır ki İstanbul
sokaklarını anlatımla adımlarsınız. Aynı zamanda resim de yapıyor. Kitabın
kapak resmi kendisine ait.
Sevdik biz Galiz Kahraman’ı.
Bazen bir kitabı okurken kitabı anlayamamaktan, beğenmediğimizden dem vururuz
kulüp toplantısı öncesinde, sonra konuştukça, anlatıldıkça, paylaştıkça değişir
fikrimiz. Pınar’ın fikrini değiştiremedik ama ;).
İdris Amil’in o meşhur narası ile
bitirelim yazımızı:
“Hüüüüüüüüüüüüüüüp! Jjjjjjjjjjjjjjjjt! Nah-ha!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum: