14 Mart 2016 Pazartesi

Yabancı ~ 24 Şubat 2016


“Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. Bakımevi’nden bir telgraf aldım.”

diyerek başlıyor Albert Camus, Yabancı’ya. Bir Kitap Bin Sohbet kitap kulübümüzün Şubat ayı için seçilmişti Yabancı. Üç farklı basım vardı elimizde. İlk basımdaki çeviri dili kitabımızın adı gibi oldukça yabancı kalmış, onu okuyan kız kardeşlerim öyle dediler.



Bazılarımız çoktan okumuşlardı bu kitabı ama kulüp hatrına ve üzerinde tartışılacağı için tekrar okundu Yabancı. Kitabı kim önermişti muallâkta kalsa da, kitap kısa olsa da, anlatım dili bize kolay (!) gelse de, o kadar kitap aşkıyla yanan hatun bir araya gelince elbette birçok şeye değinildi, farklı bakış açıları yakalandı ve konuşuldukça yine “Aaa, evet ya haklısın, ben bu açıdan hiç yaklaşmamıştım.” ya da “Yok canım, ben öyle düşünmüyorum.” denildi. Başlangıç noktamız Yabancı duygusuz muydu yoksa duyguları var mıydı, her denileni yapıyor muydu yoksa istediklerini mi yapıyordu?


Varoluşçuluk, nihilizm merkezinde geçen tartışmalarımızda, elbette bizler bu konuları engin edebi bilgilerimiz açısından ya da derin felsefi boyutlardan değil, sadece kendi çerçevelerimizden bakarak, her birimiz ana karakteri nasıl bulduğumuzu değerlendirdik. Elbette herkes sevmişti ama asıl olan kimler yabancılaşabilmişti ya da kimler birer yabancı olmak istiyordu. Annesinin ölümü, bir kişiyi öldürmesi ve sonunda idama mahkum edilmesini bile kendi içinde gayet normal karşılayan, bildiğimiz duygu ve tepkileri vermeyen Yabancı hepimizden takdiri almıştı. Toplumsal yaşamda onay gören davranışları sergilemeyen olsa da olur olmasa da olur şeklinde bir yaşam süren bir kişinin hikayesi bizi oldukça düşündürmüştü. Kimimiz birer Yabancı olduğumuzu söyledik, kimimiz öyle olmayı istediğimizi, kimimiz ise yabancının bize yabancı olduğunu belirttik.

İlginç bir tespit de geldi. Bugüne kadar kulüpte okuduğumuz kitaplarımızdan dördünde aynı sahne olduğu belirtildi. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı, Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ı, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı ve Albert Camus’nün Yabancı’sı. Sinemadan çıkan insan tasviri bu dört muhteşem kitapta da yer alıyordu. Hümeyra dedi ki, demek ki iyi bir yazar olmak ve iyi bir kitap yazmak için mutlaka sinema sahnesi olmalı, bu sembol iyice tasvir edilmeli. Büyük alkış aldı…

Sanırım çok fazla spoiler verdik. Devamı kitapta…




Yabancı’da Altını Çizdiklerimiz:

Sayfa 25. İnsan ne de olsa daima biraz kabahatlidir.

Sayfa 43. Ben de, insanın hiçbir zaman hayatını değiştirmediğini, her hayatın birbirine benzediğini, buradaki hayatımdan şikayetçi olmadığımı söyledim.

Sayfa 62.  Annemi elbette çok severdim; ama bu bir şey ifade etmezdi ki. Sağlıklı bütün insanlar, sevdiklerinin ölümünü az çok arzu etmiştir.

Sayfa 108. Hâlbuki onun bu güvenli edalarının bir kadın saçı kadar bile değeri yoktu. Yaşadığına bile emin değildi, bir ölü gibi yaşıyordu çünkü. Bense ellerim boş gibi duruyordum ama kendimden de, her şeyden de emindin, ondan daha emindim, hayatımdan da, gelmek üzere olan şu ölümden de emindim.

Tek Kelime İle Yabancı:


Ø  Özenilesi/İmrenilesi
Ø  Sıradışı
Ø  Normalüstü
Ø  Tevekkül eden
Ø  Bana yabancı


 Ve kulüpteki arkadaşlarımızın Yabancı için Bloglarında Paylaştıkları:




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum: