Ursula Atölyesi’nin sonlarına
yaklaşırken, serinin beşinci kitabı olan Öteki Rüzgâr’ı güzel ve farklı bir
gecede tartıştık. Üçüncü yıl bittiyse, birbirimizin hayatlarına dokunduysak,
farklılıklarımız ile birbirimizi sarmalayıp kucakladıysak, her şeyden öte bizi
içselleştirdiysek bambaşka tatlar keşfetmeyi hep sevdik.
Bu defa bizde toplandık. Evet,
evet evde toplandık. Ne zamandır istediğim bir şeydi, kız kardeşlerimin
enerjisi ile duvarlarımı boyamak. Sadece enerjilerini değil, kahkahalarını
gözümü kapattığımda hissedebilmek. Yedik, içtik, güldük hem de çok güldük. Bir
o kadar da konuştuk. Ve dinledik… Kimi mi? Elbette Sıla’mızı, Düş Zamanı
Masalcı’mızı…
Ayda bir toplantılar bize
yetmediğinde çıkmıştı Atölye fikri, elimizde de buna uygun harika bir kitap
vardı, Clarissa P. Estes’in “Kurtlarla Koşan Kadınlar”ı. Okuyanlar bilirler,
kitaptaki her bölümde bir masal vardır, bir anda hadi okuyayım diyerek
okuyabileceğiniz bir kitap asla değil. Zaman zaman, demleyerek fikirlerinizi,
düşleyerek masalınızı okumanız gerekir. Yeliz bu kitabı bize tavsiye edip de
Atölye olarak her ay bir bölüm ve masal okuyalım fikri kabul görünce, Sıla bize
harika bir teklif sundu. “Ben size masalları anlatırım!”.
Sıla ilk masal ile büyüledi bizi
zaten, o gün bugündür de masal anlattığı her kişiyi büyülemeye devam ediyor.
Yolun açık olsun, genç kurt… Konu dağılmadan toplamak gerek, neden anlatıldı
bunlar? Sıla bize o gece üç masal anlatarak kendine tekrar hayran bıraktı. Daha
önce bize anlatmadığı yeni masallar. Güldürdü, şaşırttı ve düşündürdü. Her
şeyden öte ne kadar yol aldığını gösterdi bize. Yüreğine sağlık Sıla’cığım. En
kısa zamanda tekrarlaman dileğiyle…
Öteki Rüzgâr başladı sonrasında. İlk
dört kitaba göre, daha farklı bir anlatım ile karşımıza çıktı, Ursula.
Bazılarımıza göre büyünün bittiği bu kitapta anlatımın da sanki büyüsü
kaybolmuştu. Sanmayın kitabı sevmedik. Sadece daha tanıdık tatlarla
karşılaştık, belki de alıştık Ursula’nın Yerdenizler’deki anlatımına. Belki o
yüzden büyü bitti sandık.
Öteki Rüzgâr’da ölümden sonrası
ile cennet ve cehenneme uzanan bir kurgu bulacaksınız. Her inanca göre cennet
ve cehennem tasvirinin farklı olması sorguladığımız noktalardan biri oldu. Ölüm
neden farklı algılanıyor, tek bir ölüm yok mu acaba? Ursula bizi bu konularda
baya bir yokladı, sorgulattı.
Kadın olmamızdan mı gerek
bilinmez ama ejderhanın kadına, kadınların da ejderhaya dönüşebiliyor olması
harika bir anlatımdı. Kitapta büyüyü ve sihri en çok burada hissettik. Ve
insan… Elbette insandı yıllar önce ejderhalar ile yapılan antlaşmayı bozan…
Yıllar önce insanlar ve ejderhalar bir antlaşma yapar ve insanlar belli şeylerden
vazgeçerler. Yaptıkları seçime ise sadık kalmazlar ve vazgeçtiklerini de geri
istemeye başlarlar. Burada sorguladık vazgeçtiklerimizi. Yaşamımız boyunca
birçok seçim yapıyoruz, hepimiz her gün bir şeylerden vazgeçiyoruz,
vazgeçtiklerimizi biriktirince heybemizde ağırlıkların altında ezilmek
kaçınılmaz oluyor elbette. Hangimiz demedik ki eğer şunu yapsaydım nerede
olurdum ya da daha iyi olurdum. Belki de buraya bir de film tavsiyesi
eklemeliyiz. “Sliding Doors” eski ama naif bir film. Kader nedir, seçim nedir
üzerine…
Prensesin ayak bileklerini gören
prensin düşünceleri havada uçuşurken, prensesi kimi yerde kadınlığı üzerinden
aşağılamalara maruz bırakırken, kadının metalaştırılmasının bizi rahatsız
ettiğini de buraya not edelim.
Son kitap Yerdeniz Öyküleri ile
Yerdeniz Atölyeleri’miz bitiyor. Atölye olarak neye devam edeceğimize henüz
karar vermedik. Buluruz kendimizi mutlu edecek şeyler…
Öteki Rüzgar’dan Altını
Çizdiklerimiz:
Sayfa 54: “O halde belki de
farklı dilden kaynaklanmıyor. Belki de şudur: Hayvanlar ne iyilik, ne de kötülük
yaparlar. Yapmaları gerekeni yaparlar. Biz onların yaptıkları şeylere faydalı
veya zararlı diyebiliriz, ama iyi ve kötü sadece yaptığımız şey seçme yolunu
seçebilen bize aittir. Ejderhalar tehlikelidir, evet. Bize zarar verebilirler,
evet. Ama kötü değiller. Onlar bizim erdemlerimizin altındadır, herhangi bir
hayvan gibi yani. Ya da ötesinde. ”
Sayfa 213: Öldüğüm zaman ben,
beni var eden nefesi geri teneffüs edeceğim. Yapamadığımı şeyleri dünyaya iade
edebileceğim. Olmuş olabileceğim ve olamadığım şeyleri. Yapamadığım tüm
seçimleri. Kaybettiğim, harcadığım, savurduğum her şeyi. Tüm bunları dünyaya
geri verebileceğim. Henüz yaşamamış olan yaşamlara. Bu bana yaşadığım hayatı,
sevdiğim sevgiyi, aldığım nefesi veren dünyaya hediyem olacak.
Sayfa 215: … bütün hayatını,
aslında yapmaktan başka çaresi olmayan şeyleri rızasıyla seçmeyi öğrenmekle
geçirdiğini söylemişti.
Varoluş, özden önce gelir. Mutlu olabileceğiniz değişik aktiviter eksik olmaz umarım.
YanıtlaSil