5 Eylül 2016 Pazartesi

Öteki Rüzgar ~15 Ağustos 2016

Ursula Atölyesi’nin sonlarına yaklaşırken, serinin beşinci kitabı olan Öteki Rüzgâr’ı güzel ve farklı bir gecede tartıştık. Üçüncü yıl bittiyse, birbirimizin hayatlarına dokunduysak, farklılıklarımız ile birbirimizi sarmalayıp kucakladıysak, her şeyden öte bizi içselleştirdiysek bambaşka tatlar keşfetmeyi hep sevdik.

Bu defa bizde toplandık. Evet, evet evde toplandık. Ne zamandır istediğim bir şeydi, kız kardeşlerimin enerjisi ile duvarlarımı boyamak. Sadece enerjilerini değil, kahkahalarını gözümü kapattığımda hissedebilmek. Yedik, içtik, güldük hem de çok güldük. Bir o kadar da konuştuk. Ve dinledik… Kimi mi? Elbette Sıla’mızı, Düş Zamanı Masalcı’mızı…

Ayda bir toplantılar bize yetmediğinde çıkmıştı Atölye fikri, elimizde de buna uygun harika bir kitap vardı, Clarissa P. Estes’in “Kurtlarla Koşan Kadınlar”ı. Okuyanlar bilirler, kitaptaki her bölümde bir masal vardır, bir anda hadi okuyayım diyerek okuyabileceğiniz bir kitap asla değil. Zaman zaman, demleyerek fikirlerinizi, düşleyerek masalınızı okumanız gerekir. Yeliz bu kitabı bize tavsiye edip de Atölye olarak her ay bir bölüm ve masal okuyalım fikri kabul görünce, Sıla bize harika bir teklif sundu. “Ben size masalları anlatırım!”.

Sıla ilk masal ile büyüledi bizi zaten, o gün bugündür de masal anlattığı her kişiyi büyülemeye devam ediyor. Yolun açık olsun, genç kurt… Konu dağılmadan toplamak gerek, neden anlatıldı bunlar? Sıla bize o gece üç masal anlatarak kendine tekrar hayran bıraktı. Daha önce bize anlatmadığı yeni masallar. Güldürdü, şaşırttı ve düşündürdü. Her şeyden öte ne kadar yol aldığını gösterdi bize. Yüreğine sağlık Sıla’cığım. En kısa zamanda tekrarlaman dileğiyle…

Öteki Rüzgâr başladı sonrasında. İlk dört kitaba göre, daha farklı bir anlatım ile karşımıza çıktı, Ursula. Bazılarımıza göre büyünün bittiği bu kitapta anlatımın da sanki büyüsü kaybolmuştu. Sanmayın kitabı sevmedik. Sadece daha tanıdık tatlarla karşılaştık, belki de alıştık Ursula’nın Yerdenizler’deki anlatımına. Belki o yüzden büyü bitti sandık.
Öteki Rüzgâr’da ölümden sonrası ile cennet ve cehenneme uzanan bir kurgu bulacaksınız. Her inanca göre cennet ve cehennem tasvirinin farklı olması sorguladığımız noktalardan biri oldu. Ölüm neden farklı algılanıyor, tek bir ölüm yok mu acaba? Ursula bizi bu konularda baya bir yokladı, sorgulattı.

Kadın olmamızdan mı gerek bilinmez ama ejderhanın kadına, kadınların da ejderhaya dönüşebiliyor olması harika bir anlatımdı. Kitapta büyüyü ve sihri en çok burada hissettik. Ve insan… Elbette insandı yıllar önce ejderhalar ile yapılan antlaşmayı bozan… Yıllar önce insanlar ve ejderhalar bir antlaşma yapar ve insanlar belli şeylerden vazgeçerler. Yaptıkları seçime ise sadık kalmazlar ve vazgeçtiklerini de geri istemeye başlarlar. Burada sorguladık vazgeçtiklerimizi. Yaşamımız boyunca birçok seçim yapıyoruz, hepimiz her gün bir şeylerden vazgeçiyoruz, vazgeçtiklerimizi biriktirince heybemizde ağırlıkların altında ezilmek kaçınılmaz oluyor elbette. Hangimiz demedik ki eğer şunu yapsaydım nerede olurdum ya da daha iyi olurdum. Belki de buraya bir de film tavsiyesi eklemeliyiz. “Sliding Doors” eski ama naif bir film. Kader nedir, seçim nedir üzerine…

Prensesin ayak bileklerini gören prensin düşünceleri havada uçuşurken, prensesi kimi yerde kadınlığı üzerinden aşağılamalara maruz bırakırken, kadının metalaştırılmasının bizi rahatsız ettiğini de buraya not edelim.

Son kitap Yerdeniz Öyküleri ile Yerdeniz Atölyeleri’miz bitiyor. Atölye olarak neye devam edeceğimize henüz karar vermedik. Buluruz kendimizi mutlu edecek şeyler…



Öteki Rüzgar’dan Altını Çizdiklerimiz:

Sayfa 54: “O halde belki de farklı dilden kaynaklanmıyor. Belki de şudur: Hayvanlar ne iyilik, ne de kötülük yaparlar. Yapmaları gerekeni yaparlar. Biz onların yaptıkları şeylere faydalı veya zararlı diyebiliriz, ama iyi ve kötü sadece yaptığımız şey seçme yolunu seçebilen bize aittir. Ejderhalar tehlikelidir, evet. Bize zarar verebilirler, evet. Ama kötü değiller. Onlar bizim erdemlerimizin altındadır, herhangi bir hayvan gibi yani. Ya da ötesinde. ”

Sayfa 213: Öldüğüm zaman ben, beni var eden nefesi geri teneffüs edeceğim. Yapamadığımı şeyleri dünyaya iade edebileceğim. Olmuş olabileceğim ve olamadığım şeyleri. Yapamadığım tüm seçimleri. Kaybettiğim, harcadığım, savurduğum her şeyi. Tüm bunları dünyaya geri verebileceğim. Henüz yaşamamış olan yaşamlara. Bu bana yaşadığım hayatı, sevdiğim sevgiyi, aldığım nefesi veren dünyaya hediyem olacak.


Sayfa 215: … bütün hayatını, aslında yapmaktan başka çaresi olmayan şeyleri rızasıyla seçmeyi öğrenmekle geçirdiğini söylemişti.

1 yorum:

  1. Varoluş, özden önce gelir. Mutlu olabileceğiniz değişik aktiviter eksik olmaz umarım.

    YanıtlaSil

Yorum: